15 Ekim 2012 Pazartesi

gereksiz

içimde büyttüğüm emek verdiğim en güzel anlarımı yaşadığım yaşatmaya çalıştığım  hayalimi kaybetmek üzereyim. Nerdeyim ne yapıyorum yada yapmaya çalışıyorum. kafam donuk gözlerim bi o kadar kısık. bitme be bitmee. yaşamak güzel yaşatabilmek güzel. hala içimde bu hisleri besliyor olabilmem çok güzel. ne varki elden bişey gelmeyeceğini bile bile bu anı yaşamakta güzel. hayat bumu bu kadar koyumu. ellerim yalnız bomboş. zaman geçsin yarınlar olsun insanlar yaşamaya koşturmaya devam etsinler. ya ben?

25 Temmuz 2012 Çarşamba

öğrendim...

Sonsuz bir karanlığın içinden doğdum. Işığı gördüm, korktum. Ağladım. Zamanla ışıkta yaşamayı öğrendim. Karanlığı gördüm, korktum. Gün geldi sonsuz karanlığa uğurladım sevdiklerimi... Ağladım.

Yaşamayı öğrendim. Doğumun, hayatın bitmeye başladığı an olduğunu, aradaki bölümün, ölümden çalınan zamanlar olduğunu öğrendim. Zamanı öğrendim. Yarıştım onunla... Zamanla yarışılmayacağını, zamanla barışılacağını, zamanla öğrendim... İnsanı öğrendim. Sonra insanların içinde iyiler ve kötüler olduğunu... Sonra da her insanın içinde iyilik ve kötülük bulunduğunu öğrendim. Sevmeyi öğrendim. Sonra güvenmeyi... Sonra da güvenin sevgiden daha kalıcı olduğunu, sevginin, güvenin sağlam zemini üzerine kurulduğunu öğrendim. Evreni öğrendim. Sonra evreni aydınlatmanın yollarını öğrendim. Sonunda evreni aydınlatabilmek için önce çevreni aydınlatmak gerektiğini öğrendim. Ekmeği öğrendim. Sonra barış için ekmeğin bolca üretilmesi gerektiğini. Sonra da ekmeği hakça üleşmenin, bolca üretmek kadar önemli olduğunu öğrendim. Düşünmeyi öğrendim. Sonra kalıplar içinde düşünmeyi öğrendim. Ve nihayet, sağlıklı düşünmenin kalıpları yıkarak düşünmek olduğunu öğrendim. Namusun önemini öğrendim evde... Sonra gerçek namusun, günah elinin altındayken, günaha el sürmemek olduğunu öğrendim. Gerçeği öğrendim bir gün... Ve gerçeğin acı olduğunu... Sonra kararında acının, yemeğe olduğu kadar hayata da lezzet kattığını öğrendim. Her canlının ölümü tadacağını, ama sadece bazılarının hayatı tadacağını öğrendim...
(mevlana)

21 Temmuz 2012 Cumartesi



Now what if I never kiss your lips again
farzedelim ki; yeniden dudaklarını öpemeyeceğim
Or feel the touch of your sweet embrace
ya da sarılışını hissedemeyeceğim
How would I ever go on?
bu şekilde nasıl yaşayabilirim?
Without you there's no place to belong
sen olmadan ait olunacak bir yer yok
Well someday love is gonna lead you back to me
birgün aşk, seni bana yönlendirecek
But 'til it does I'll have an empty heart
ve bu olana dek, kalbim boş kalacak
So I'll just have to believe
inanmak zorunda olacağım
Somewhere out there you thinking of me
dışarıda bir yerlerde beni düşündüğüne

CHORUS:
Until the day I'll let you go
gitmene izin vereceğim güne kadar
Until we say our next hello
bir sonraki 'merhaba' deyişimize kadar
It's not goodbye
bu bir veda değil
'Til I see you again
seni yeniden görene kadar
I'll be right here rememberin' when
hatırlamak için tam burada olacağımda
And if time is on our side
ve zaman bizim tarafımızdaysa
There will be no tears to cry
ağlamak için hiç gözyaşı olmayacak
On down the road
yanaklardan süzülecek
There is one thing I can't deny
inkar edemediğim bir şey var
It's not goodbye
bu bir veda değil
You'd think I'd be strong enough to make it through
bunu tamamen aşabilecek kadar güçlü olduğumu sandın
And rise above when the rain falls down
yağmur yağdığında üstesinden gelebileceğimi (sandın)
But it's so hard to be strong
ama güçlü olmak çok zor
When you've been missin' somebody so long
birisini çok özlediğin zamanlarda
It's just a matter of time I'm sure
eminim, sadece bir an meselesi
But time takes time and I can't hold on
ama zaman akıp gidiyor ve daha fazla bekleyemem
So won't you try as hard as you can
elinden geldiği kadar çok çalışmayacak mısın?
To put my broken heart together again
tekrardan, kırık kalbimi düzeltebilmem için...

28 Mart 2012 Çarşamba

sıkıcı bir gün sıkıcı bir akşam...

Tam bir şeyler yoluna girsin diyosun uğraşıyosun inanıyosun, birden öyle bir şey oluyorki tüm çabaların isteklerin boşuna gidiyor. Geriye dönüp bakıyosun boşa uğraşmışsın boşa inanmışsın ve her seferinde aynı şey oluyor. Bir şeylerin olabileceğini düşünüp yola çıkıyosun ama başladığın yerde buluyosun kendini. ne kadar boş, insanlar ne kadar boş, verilen değerler ne kadar boş. sonuç aynı, tek, hayal  kırıklığından başka bir şey değil ...

21 Eylül 2011 Çarşamba

sonunda yazdım

Ne yazacağımı, nasıl yazacağımı, nerden başlayacağımı hiç bilmiyorum ama yazmalıyım, bu suskunluğu kaldırmalıyım üzerimden. En son ne zaman yazdığımı dahi hatırlamıyorum. Aldım elime dergiyi (fortune) bir sağına bir soluna baktım bi kaç sayfa çevirdim ve geri bıraktım. Hayatın neresindeyim ne yapıyorum? Sanırm orta sıralardan kendime yer ayarlamaya başladım. Dün mülakata katıldım yüksek lisans için, gitmeden önce bi çok yorum okumuştum. Çoğunda da kendi üniversite mezunlarına ve referanslı gelen kişilere öncelik verildiği yazıyordu. Ben inanmak istememiştim yinede kendimi gösterebileceğimi düşünmüştüm, eğer konuştursalardı tabi. Bi çok alışılagelmiş klişe kelimeleri söyledikten sonra teşekkür ettiler tabiri caizse güle güle dediler :) Cuma günü akşam 6 da sonuçları internet sitelerinden açıklayacaklarmış hadi bakalım hayırlısı :)